Osman sinav: Pusat'ı, kendini aşamadığı için kaldırdık

15 Aralık 2007 Cumartesi


  Reytingleri yüksek olmasına rağmen, dün akşam son bölümüyle ekrana gelen 'Pusat'ı yapımcı kuruluş Sinegraf'ın yayından çektiği ortaya çıktı. Dizinin yayınlandığı cuma günleri tüm günde ikinci ve üçüncü sıraya girmesine rağmen final yapması kafaları karıştırırken, yapımcı Osman Sınav, yayından kaldırma ile ilgili olarak, "Pusat'ı kalite olarak kendini aşamadığını düşündüğümüz için bitirdik." dedi.

  Sınav, 26 Nisan 2005'te de benzer bir gerekçe ile Kanal D'de yayınlanan 'Kapıları Açmak'ı yayından çekmişti. İlk ona girmenin bile başarı sayıldığı reyting sıralamasında Sınav'ın bu tutumu sektörde kaliteli projelerin artacağı yorumlarının yapılmasına neden oldu. 13. bölümde ekrana veda eden Pusat'ta Sivas'tan çıkıp şampiyonluklara uzanacak bir boksörün hayatı anlatılıyordu. Abdulkadir Ceylan Ede'nin yönettiği dizide, Haluk Piyes (Pusat), Yasemin Balık (Hediye) ve Esin Civangil (Nergis) rol aldı.

Zaman

İşte Osman Sınav farkı

14 Aralık 2007 Cuma

- De bakalım, kimsin sen?

- Pusat.

- De bakalım, neymiş Pusat?

- Kuşandığım zırhtır Hocam.

- De bakalım, neymiş o zırh?

- Güzel ahlak, kırılmaz cesaret, yüksek kondisyondur Hocam.

Ne güzel bir jenerikle başlamıştı değil mi Pusat. Kolay değil tabii, arkasında Osman Sınav gibi ekranların en başarılı işlerine imzasını atmış bir isim vardı. Ancak dizi reytinglerde bir türlü aradığını bulamadı. Aslında öyle çok kötü sonuçlar falan da almadı. Belki ilk onun içine giremedi ama diziler liginin haftalık reyting karnelerinde; mutlaka ilk yirmi dizinin arasında yer aldı. Hiçbir kanal, Pusat kadar seyirci toplayan bir yapımı kolay kolay yayından kaldırmazdı.

Ama dedim ya, bu projenin sahibi Osman Sınav’dı. Ve belli ki usta yönetmen, orta ölçekli reyting getiren bir diziyi daha fazla uzatmak istemedi. Kanalın bütün ısrarlarına rağmen, dizisi Pusat’ı kendi elleriyle bitirdi. Pusat bu gece erken final bölümüyle ekranda olacak. Ve bir dizi, uzun zaman sonra ilk defa kanalın değil, yapımcısının arzusuyla yayından kaldırılmış olacak. Geçen sezon Show’da yayınlanan Acı Hayat’ın devam etmesi için de kanaldan yine talep gelmişti. Fakat Osman Sınav o isteği de geri çevirmişti. İşi, uzatmadan, zamanında bitirmesini bilmişti. Şimdilerde yeni dizisi için hazırlık yapıyor Osman Sınav. Bu kez kamerasının önünde Pars Narkoterör başlıklı iddialı bir proje var. Pusat hayranlarına geçmiş olsun diyelim. Osman Sınav’a da çekimleri Van’da başlayan yeni dizisi için başarılar dileyelim.

Pusat 13. Bolum Final İzle

Pusat dizisi 12. bölümünü sitemiz aracılığı ile izleyebilirsiniz. İyi seyirler.







Büyük ekran izleyin

Pusat Dizisi 13.Bölüm Özeti

13 Aralık 2007 Perşembe

Özkan’ın Arif’ doğrulttuğu silahın ucunda Seher vardır. Özkan bu kez kardeşiyle geçmişin hesabını kapatmak arasında kalır.

Pusat’ın kafeste dövüşme zamanı gelmiştir. Ancak bu, evlilik hazırlıkları yapan Hediye’nin hiç hoşuna gitmez. Pusat’ı vazgeçirmeye çalışır ama sevgilisinden hiç beklemediği bir tepki alır.

Gelişen olaylar Kont ve Özkan’ı karşı karşıya getirir. Özkan ilk kez abisine karşı bu kadar öfkelidir.

Seher, Arif’ten kendi hayatıyla ilgili öğrendiği gerçekler karşısında tam bir şok yaşar. Aralarındaki tüm buzlar erir.

Hediye, Pusat’ın kararlılığı karşısında çareyi her şeyi babasına anlatmakta bulur. Babasına Pusat’ın lisansı yüzünden dövüşmeye mecbur kalışını ve Kont’a meydan okuyuşunu anlatır. Selahaddin duydukları üzerine beyninden vurulmuşa döner. Pusat’ı sınamak ve onu hayatının sınavından geçirmek üzere bir plan kurar.

Pusat 12. Bolum İzle

7 Aralık 2007 Cuma

Pusat dizisi 12. bölümünü sitemiz aracılığı ile izleyebilirsiniz. İyi seyirler.







Büyük ekran izleyin

Pusat 12. Bolum Fragman




Büyük ekran izleyin


Hediye’yi, istemeye pansiyon sakinleriyle birlikte giden Pusat; son derece mutlu ve heyecanlıdır. Kızlarıyla evlenmek için her iki hocasının rızasını almaya giden Pusat, Selahaddin’in şaşırtıcı bir haberiyle şok olur.

Kont’un kirli hesaplarının mağduru olan Arif’in eski dostu Salih, Kont’a karşı Arif’den yardım ister. Bu işlere tövbe etmiş olsa da, yarım kalan hesabını tamamlamak ve meydanın Kont’a kalmadığını göstermek için; Arif kolları sıvar. Özellikle Özkan’ın sahibi olduğu “mavi köşe” adlı dövüş organizasyonları salonunun kendi mahallesine açıldığını görünce hırsı ikiye katlanır.

Selahaddin, “mavi köşe”nin açıldığını Münevver’den öğrenir. Bir hışım salona gider ve içeride Metin ile birlikte birkaç öğrencisini daha görür. Sinirden kuduran Selahaddin, Özkan’a meydan okur.

Kafese girmeden önce, Pusat’a güçlü rakibini göstererek onun gözünü korkutmaya ve rakibini nakavt etmesinin sandığı kadar kolay olmayacağını göstermeye çalışan Kont, aldığı telefonla çileden çıkar. Arif’in yeniden karşısına çıktığını öğrenince, onu etkisiz hale getirmesi için Özkan’a emir verir. Telefon konuşmasını duyan Seher, şaşkına döner ve Özkan’dan önce Arif’in yanına varabilmek için apar topar yola çıkar.

Arif ise, Kont’a darbe indirmek için Pehlivan, Gaga İsmet ve Kamyoncu Nuri’den oluşan eski ekibini toplar ve harekete geçer.

Pusat Hediye'yi istemeye gidiyor


Pusat'ın bu akşamki bölümünde, Hediye'yi istemeye pansiyon sakinleriyle birlikte giden Pusat, son derece mutlu ve heyecanlıdır.


Kont'un kirli hesaplarının mağduru olan Salih, Kont'a karşı Arif'ten yardım ister. Selahaddin, 'Mavi Köşe'nin açıldığını Münevver'den öğrenir. Salona gittiğinde, Metin ile birlikte birkaç öğrencisini gören Selahaddin, Özkan'a meydan okur. Kafese girmeden önce, Pusat'a güçlü rakibini göstererek onun gözünü korkutmaya çalışan Kont, aldığı telefonla çileden çıkar.

Show TV /22.00

Sahin Celik:Terzilikten boks hocalığına geçiş pek kolay olmadı


Pusat'ın küçük yaşlardan beri hem hocası hem de babası gibi... Kendisi de eski bir boksör aslında. 'Pırpır' lakabı ona, şampiyonluk günlerinden kalmış. Show TV'de cuma günleri ekrana gelen 'Pusat'ın Selahaddin hocası, Şahin Çelik'ten bahsediyoruz.

Çok değil birkaç ay önce 'Acı Hayat'ın acımasız 'Terzi'siydi. Şimdilerde boks hocalığı yapıyor. Rolüne kendisini o kadar kaptırmış ki, Pusat'ı yani Haluk Piyes'i Almanya'da yetiştiren Ali Hoca bile şaşmış kalmış performansına, dizinin üçüncü bölümünde arayarak "Beni kandırdın, sen zaten boksörmüşsün." demiş. Terzi karakterinden kurtulması kolay olmamış tabii ki. Kum torbasına yumruk attıkça kendine güveni gelen Çelik, "Herkes küçülmeye başladı. Yolda yürüyüşüm bile değişti." dese de 'el yumruğunu yemeyen kendininkini balyoz sanırmış' atasözünü aklından çıkarmıyor. Futbolla yatıp futbolla kalkan toplumumuza, boks sporunun anlatıldığı dizide, sokak ve kafes dövüşlerinin kötülüklerine dikkat çekiliyor. Dizinin başlamasıyla birlikte bu spora yönelen gençlerin sayısı hayli artmış. Çelik, "Hocaların görevi gençlerde var olan gücü kontrol altında tutmak. Amacımız gençleri kahve köşelerinden alıp, spora yöneltmek." diyor. Devlet tiyatrosu sanatçısı Şahin Çelik, 'Pusat'ın ileriki bölümleri için "Herkesin başına her şey gelebilir. Kötü yola düşer, sevgilisini kaybeder, her şey olabilir." diyor.


Yusuf Bülbül, İstanbul

Pusat Dizisi 12.Bölüm Özeti

6 Aralık 2007 Perşembe

Hediye’yi, istemeye pansiyon sakinleriyle birlikte giden Pusat; son derece mutlu ve heyecanlıdır. Kızlarıyla evlenmek için her iki hocasının rızasını almaya giden Pusat, Selahaddin’in şaşırtıcı bir haberiyle şok olur.

Kont’un kirli hesaplarının mağduru olan Arif’in eski dostu Salih, Kont’a karşı Arif’den yardım ister. Bu işlere tövbe etmiş olsa da, yarım kalan hesabını tamamlamak ve meydanın Kont’a kalmadığını göstermek için; Arif kolları sıvar. Özellikle Özkan’ın sahibi olduğu “mavi köşe” adlı dövüş organizasyonları salonunun kendi mahallesine açıldığını görünce hırsı ikiye katlanır.

Selahaddin, “mavi köşe”nin açıldığını Münevver’den öğrenir. Bir hışım salona gider ve içeride Metin ile birlikte birkaç öğrencisini daha görür. Sinirden kuduran Selahaddin, Özkan’a meydan okur.

Kafese girmeden önce, Pusat’a güçlü rakibini göstererek onun gözünü korkutmaya ve rakibini nakavt etmesinin sandığı kadar kolay olmayacağını göstermeye çalışan Kont, aldığı telefonla çileden çıkar. Arif’in yeniden karşısına çıktığını öğrenince, onu etkisiz hale getirmesi için Özkan’a emir verir. Telefon konuşmasını duyan Seher, şaşkına döner ve Özkan’dan önce Arif’in yanına varabilmek için apar topar yola çıkar.

Arif ise, Kont’a darbe indirmek için Pehlivan, Gaga İsmet ve Kamyoncu Nuri’den oluşan eski ekibini toplar ve harekete geçer.

Hayatı annemden öğrendim

2 Aralık 2007 Pazar

”İlk öğretmenim annemdi. Çok aydın bir insandı. Din dersi, dil dersi, sanat, müzik, tasavvuf ve modern müziği öğretti ve hiçbir zaman kapalı değildi. Almanlar kiliseye gidiyor sen de git bak öğren ki dinine sahip çık. Hiçbir dine aykırı bir şey yapma. Kadıncağız kırsaldan geliyor ama dünyayı o kadar aydınlatıyordu. İkinci öğretmenim de gerçekten ilkokul öğretmenimdi. Bir bayan, o da bize çok modern bir şekilde işte Aziz Nesin’den Yaşar Kemal’ine, Kelime-i Şahadet’ine hepsini öğretti. O da güzel bir platform çizdi, güzel bir yelpaze sundu bize ve bunun için de insan modern olabilir, örfüne adetine de sahip çıkabilir oldu. Ben Türkiye’yi seviyorum, Türk toprağımı seviyorum, örfüme adetime, dinime sahip çıkıyorum.”

Posted by admin at 01:45 0 comments  

Sokaktaki gençler ailem oldu

”Gurbette çoğu zaman anne baba çalışıyor ya da ana yok veya baba yok. Ben de öyle büyüdüm. Doğal olarak sokaktaki gençler aileniz oluyor. Onlardan bir tanesini kaybedince ailenizden birisi kaybediyoruz ve onları kaybetmek istemiyorsunuz artık. Onlar için savaşmaya çalışıyorsunuz ve onları bir arada tutmaya çalışıyorsunuz. Esrar bağımlısı olanları oluyor, şiddete bağımlı olan oluyor, hapse giren oluyor, kendi canına kıyan oluyor. Onları hayata bağlamaya çalışıyorsunuz ya sporla ya da herhangi bir dalda başarıyla onlar buna inanıyor ve siz başarılı olursanız aralarından büyümüşseniz size itimat ediyorlar. Bu aramızda büyüdü, belki daha zor şartlarda büyüdü ve bir gün televizyonda ise onun söylediklerinde doğruluk payı vardır.”

Posted by admin at 01:44 0 comments  

Hayat ringdir, pusat aynası...


Pusat, televizyonların iyi reyting alan dizilerinden biri. Filmde simge olarak boks kullanılıyor; ama aslında anlattığı olaylar hayatın içinden kavgalar. Oradaki ring, hayatı temsil ediyor. Aşktaki kavga, işteki kavga, ailedeki kavga, işyerindeki patronlarla kavga, hepsinin simgesi...

Pusat, bütün bu hikâyeleri işliyor, ringin dışındaki hikâyeleri de. Dizinin başrol oyuncusu Haluk Piyes, filmdeki gibi profesyonel bir boksör. Hukukçu, senarist, yönetmen kimliği de olan oyuncu, “Gençler boksu seviyor. Böyle bir rağbet var. Bir yerden yakalayıp onlara hayatla ilgili bir şeyler verebiliyorsak ne mutlu bize.” diyor. Oyuncu, şiddet içeriyor gibi gözüken boksun, aslında disiplinli ve ahlâklı olmayı öğreten bir spor dalı olduğunu söylüyor.

Hocasının, “Söyle bakayım nedir Pusat?” sorusuna, ‘Zırhtır hocam!’ diyen genç bir boksörün hikayesi aslında Show TV’de cuma günleri ekrana gelen dizi. Sivas’ta doğup, şampiyonluklar tadacak bir boksörün hayatına tutuyor kamerayı Pusat. İnişler, çıkışlar, başarı, başarısızlık ve tabii ki bir de sevgi giriyor boksörün hayatına. İzleniyor ‘Pusat.’ Reytinglerde en üstlerden inmiyor. Hayran kitleleri oluşmuş. Çekim mekanları gençlerle dolup taşıyor. Ve tabii ki en çok merak edilen ise ‘Pusat’ı oynayan Haluk Piyes oluyor hiç kuşkusuz. Almanya doğumlu olan Piyes, profesyonel boksör aslında. Sadece boksör mü? Değil. Hukukçu, senarist, yönetmen ve tabii ki oyuncu. On parmağında on marifet olan Piyes’i bir spor salonunda buluyoruz. Tabii ki çekim için. Gong sesine daha var. Ve ringe çıkmadan sohbete başlıyoruz. Oyunculuk ile ilgili söylediği; “On parmağımdan en küçüğü.” cümlesi kafamızı karıştırıyor. Demek ki hayatta daha önemli şeyler var onun için. Hele şöhret, bahsetmek bile istemiyor Piyes. “İnsan oyuncu olmak için önce insan olmalı. Yani insanlara yukarıdan bakmamalı.” diyor. Almanya’da yaşayan gençlerin dramları, kendi aile yaşantısı, ‘Pusat’ı izledikten sonra boks yapmak isteyenler, dizide verilen mesajlar, oyunculuk, şöhret ve daha neler neler konuştuk Haluk Piyes ile... Ta ki gong sesini duyana kadar...


‘Pusat’ım dediniz, ringe çıktınız ve bir anda herkes boksu sevmeye başladı

Bu spora karşı inanılmaz bir ilgi oluştu, bu doğru. Zaten amacımız bu sporu sevdirmek. Gençlerin bir açlığı da var. Yurtdışında sosyal danışmanlık yapmış biri olarak, var olan şiddet alışkanlığını azaltmak. Kavgacı olmasınlar diye onları salonlara çekerek içlerindeki şiddeti törpülemek. Bir de boks şiddet içeriyor gibi gözükse de aslında disiplini ve ahlaklı olmayı öğreniyorlar. Kavgacılar zaten 3 hafta sonra kaçıyor.

Söylediklerinizden Pusat’ın salt bir boks dizisi olmadığı anlaşılıyor

Pusat, simge olarak boksu kullanıyor ama esas o gösterdiği olaylar hayat kavgası. Oradaki ring, hayatı temsil ediyor. Aşktaki kavga, işteki kavga, ailenizdeki kavga, işyerinizdeki patronlarınızla kavga, hepsinin simgesi. Onların hepsine burada değiniyoruz ve hepsinin hikâyelerini işliyoruz, ringin dışındaki hikâyeleri de. Ama önce birisine bir hediye sunarken ya da yaklaşırken onlara cazip ve ambalajlı yaklaşmak lazım ve çocuklar boksu çok seviyor, böyle bir rağbet var ve bir yerden yakalayıp ondan sonra da onlara hayatla ilgili bir ders verebiliyorsak ya da bir öneride bulunabiliyorsak ne mutlu bize.

Bir ‘Pusat’ rolü gelse de oynasam demediniz herhalde...

Benim fikrimle yola çıktık; uzun metraj çekmek istiyordum açıkçası ama Osman Sınav, televizyon piyasasını daha iyi bildiği için gel bunu dizi yapalım dedi. Tamam dedim dizi oldu...

Sizin bu spora başlamanız nasıl oldu?

16 yaşında Almanya’da orta sıklette şampiyon oldum. Bu spor beni tüm kötülüklerden korudu. Çünkü klasik gurbetçi çocuğu olarak büyüdüm, gettolarda. Doğru yoldan sapmamaktan korudu boks. Baba gibi sevdiğim antrenörlerim vardı ve onlar da beni çok güzel törpüledi, aşıladı. Ben de bu birikimlerimi insanlarla paylaşmak istiyorum.

Türk gençliğini yakından tanıma fırsatınız olmuştur eminim. Onların da bir hocaya ihtiyacı var mı?

Biz yurtdışında çok kötü şeyler gördük. Ancak gördüm ki buradaki çocuklar da zor durumda. Elimden geldiği kadarıyla bir şeyler vermeye çalışıyorum. Gençler geliyor yanıma. Fenerbahçe’den, Beşiktaş’tan. Çok büyük ilgi var. İlk etapta kavgacı dövüşçü olmak isteyenler de geliyor ama boksun çok medeni bir spor olduğunu görüp güzel ahlakı öğreniyorlar. Bütün spor dallarında en centilmenleri boksörlerdir ve ayrıca en duygusalları da onlardır; yani intihar eden en büyük kitle boksörlerdir aşk yüzünden. Boks ve aşk ayrılmaz bir ikili, birbirine yapışık.

Hayatta olduğu gibi boksta da usta çırak ilişkisi önemli olsa gerek

Bu bir öğretmen olabilir, bazen boks hocası bazen başka bir yerden bir büyüğünüz olabilir, hayat tecrübesi edinmiş bir insan olabilir. Hep usta çırak ilişkisi her zaman olmalıdır. Meslekte de bu aynıdır hayatta bu aynıdır ve ondan feyiz almayı bilmek gerekir yani büyükleri dinlememiz gerekiyor. Tabii ki yanlış yapan büyüklerimiz de var ama doğruyu öğrendikten sonra yanlışları görebiliyoruz. Kendi kafamıza göre gidersek yanlışları da doğruları da bilemeyiz.

Sizin hayata bakışınız nasıl?

Ben her zaman hayata pozitif bakarım. Çok zorluklarla büyüyen bir çocuktum. Benim bu zorluklarımın bir nedeni olduğunu düşünürüm, hepsinin beni pozitif etkilediğini düşünüyorum, daha güçlü yaptığını düşünüyorum. Başıma kötü bir musibet gelse bile onun bir hayra vesile olduğunu düşünürüm. Her zaman için başınıza ne gelirse gelsin onun için mutlaka bir hayır vardır.

Son yıllarda Almanya’daki Türk gençlerinin başarılarını çok sık duyar olduk. Futbol olsun oyunculuk olsun...

Çok kızgın ateş olmazsa demiri işleyemezsiniz. Oradaki ateş çok ağır. Yani oradaki çocuklar zor şartlar altında ve çelişkide büyüyor. Bir tarafı Türk, bir tarafı Alman. Kimlik sorunu yaşıyor, çelişki de yaşıyor ve bu bir hırs oluşturuyor. Bu daha iyi olma hırsına dönüşüyor. Bunun kontrol altına alınması lazım. Bu hırsı doğru kullanırsak dünya çapında başarıya ulaşırsınız. Bu Türkiye için de geçerli, Türk genci için de geçerli. O içindeki şiddeti, enerjiyi, o kızgınlığı, öfkeyi, güzel bir şeye kullanırsa yapamayacakları şey kalmaz.

Almanya’da Pusat’ı izliyorlardır hiç kuşkusuz. Geri dönüşler oluyor mu?

İnanılmaz mutlular, orada reyting makineleri olsa hep önde çıkarız sanırım. Çünkü oradakiler benimle daha çok gurur duyuyorlar. Yanlarından o zorlukları yaşamış bir genci Türkiye’de anavatanlarında başarılı görmek onları fevkalade gururlandırıyor. Telefonlarım hiç susmuyor.

Sizde de on parmağınızda on marifet, oyunculuk bunun neresinde?

Teşekkür ederim. Oyunculuk, ‘on parmağımdan en küçüğü.’; Çünkü insan oyuncu olmak için insan olmalı, yani insanlara yukarıdan bakmamalı. Onun için oyunculuk mütevazılık getiriyor insana; gerçek anlamda bunu anlarsa insan, oyunculuk gerçekten sabır ve tevazu ister.

İnşallah bu yaz ilk defa işte ben esas bir sponsor bulduktan sonra sosyal danışmanlıktan sonra hukuk okudum. Sonra Amerika’ya gittim orada senaryo yönetmenliği okudum ve kısa filmler çektim ve inşallah bu yaz uzun metrajda ilk projemle çıkacağım.

Magazinden medet uman oyuncuların aksine, sizi dizi dışında bir yerde görmüyoruz...

Onlarınki oyunculukla alakalı değil, onlarınki özel hayatlarında ortaya koyup onunla prim yapıp cip ve lüks araba, kat derdinde.

Benim öyle bir derdim yok. Bence en önemlisi sizin yaptığınız işte de insanlara verimli olabilmek, insanlara güzel şeyler katabilmektir. Hedefiniz yaptığınız işin dışında sadece lüks bir hayatsa o zaman işiniz de bir işe yaramaz. Samimi de olmazsınız, yazınız da okunmaz, benim filmim de izlenmez. Onun için her zaman bir sanatçı toplumun sorununu topluma yansıtması lazım. Basından arkadaşlar beni görünce hemen başka konuları konuşurlar. Benim duruşum bellidir. Özel hayatımla prim yapmam.

Sokağın size bakışı nasıl?

Sokaktaki insanlarla çok çabuk diyalog kurarım. Hemen biriyle bir yere oturur, sohbet eder ve onunla gerekirse çorba içerim.

Garsonuyla, çaycısıyla, belediyede çalışanıyla kim olursa olsun sizli bizli değil, senli benli, kardeşim, abi, oğlum diye hitap ediyorlar. Ve belli ki böyle bir samimiyete açlık var.

YUSUF BÜLBÜL - Zaman

Oynadığım projenin mesajı olmalı

1 Aralık 2007 Cumartesi


Türk izleyicisi onu, Osman Sınav'ın son sinema filmi 'Pars Kiraz Operasyonu'nda Mehmet Kurtuluş'un kardeşi Tayfun Karahan rolü ile tanıdı. Şimdi ise 'Pusat' olup ringlerin tozunu attırıyor.

1970'lerin başında Almanya'ya giden Adanalı bir anne ve Türkmenistanlı bir babanın oğlu. Asıl adı Haluk Piyes; Almanlar 'ha'sını yiyerek Luke diyor. Almanya'da da pek çok filmde rol alan ve profesyonel boksör olan Piyes, her projede yer alayım diye bir kaygı gütmüyor. 'Oynadığım projelerin bir mesajı olmalı.' diyor. Ringi de bir hayat mücadelesine benzetiyor oyuncu. 'Hayat kavgası veriyor.' dediği Pusat'ı anlatırken, sosyal içerikli projelerde yer almak istemesinin nedenini de öğreniyoruz: "Dünya sinemalarında mesaj içerikli projelerin hepsinin tuttuğunu görürüz. Sinema hem sanat, hem bilgi, hem de ihtiyaçtır. İnsan sinemaya gidince ya hayatı unutmayı ya da hayatla ilgili bir sorunun çözülmesini ister." Türkiye'deki genç kitlenin sevgisini kazanan Haluk Piyes'in çekim mekanları hayranlarıyla dolup taşıyor. Pusat sayesinde boks sporunu sevdirmeye çalıştıklarını da söyleyen oyuncunun gençlere bir de mesajı var: "Gençler hangi spor dalıyla ilgilenirlerse ilgilensinler yeter ki dürüst kalsınlar. Bunu kendileri için yapsınlar. Kendilerine dürüst kalınca her şeyi başarırlar."

Yusuf Bülbül, İstanbul, Zaman